« İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI   - İş Güvenliği- İş Kazası Sonucu Ölüm

T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/5697
K. 2003/6251
T. 29.9.2003
• RÜCUAN TAZMİNAT TALEBİ ( İş Kazası Sonucu Ölüm - Kusur Oranlarının Saptanmasında Zararlı Sonuçların Önlenmesi İçin Koşulların Taraflara Yüklediği Özen Ve Dikkatin De Neler Olduğunun Eksiksiz Bilinmesi Gereği )
• İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜM ( Rücuan Tazminat Talebi - Kusur Oranlarının Saptanmasında Zararlı Sonuçların Önlenmesi İçin Koşulların Taraflara Yüklediği Özen Ve Dikkatin De Neler Olduğunun Eksiksiz Bilinmesi Gereği )
• İŞ GÜVENLİĞİ ( İşveren Çalıştırdığı Sigortalının Beden Ve Ruh Tamlığını Korumak İçin Yararlı Her Önlemi Amaca Uygun Biçimde Alması Gereği - Rücuan Tazminat Talebi/İş Kazası )
• KUSUR ( Saptanmasında Zararlı Sonuçların Önlenmesi İçin Koşulların Taraflara Yüklediği Özen Ve Dikkatin De Neler Olduğunun Eksiksiz Bilinmesi Gereği - Rücuan Tazminat Talebi/İş Kazası Sonucu Ölüm )
• ÖZEN VE DİKKAT ( Kusur Oranlarının Saptanması Zararlı Sonuçların Önlenmesi İçin Koşulların Taraflara Yüklediği Şeylerin Neler Olduğunun Eksiksiz Bilinmesi Gereği - Rücuan Tazminat Talebi/İş Kazası Sonucu Ölüm )
506/m.26
ÖZET : İşveren çalıştırdığı sigortalının beden ve ruh tamlığını korumak için yararlı her önlemi amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdür. Kusur oranlarının saptanmasında, ihlal edilen mevzuat hükümleri belirlenirken, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkatin de neler olduğunun eksiksiz bilinmesinde kusur raporuna ve dava dosyasına yansıtılmasında yasal zorunluluk vardır.
DAVA : Davacı, işkazası sonucu ölen sigortalının haksahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde dava dilekçesinde talep edilen asıl alacak miktarı ödenmiş olduğundan konusuz kalan asıl alacak davasının reddine, ödenen peşin değerlerin tahsis onay tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar asıl alacağa yasal faiz işletilerek davacı tarafa verilmesine, tavan limit sınırı dahilinde fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Davaya konu somut olayda sigortalı, davalıya ait özel inşaattın üç yada dördüncü ( ifade ve belgelerde farklılık göstermektedir ) katında duvar-demir işçisi olarak, hiçbir iş güvenliği önlemi ve kişisel koruyucular olmadan çalışırken, yaklaşık 5,5 metre yükseklikten düşerek vefat etmiştir.
Dairemizin 2.7.2001 günlü bozma ilamıyla "...hükme dayanak yapılan kusur raporunda, -iş güvenliğine yönelik-tüm bu önlemleri almayan işveren Süleyman %50 oranında, sigortalıda "koruyucu malzemelerin temini için işveren nezdinde ısrarcı olmadığı, bu malzemeler sağlanmadan çalıştığı" gibi nedenlerle iş kazasının oluşumundan aynı oranda olmak üzere kusurlu bulunmuşlardır. Anılan tüzüğün4,7,13 ve devamı maddelerde ayrıntılı olarak belirtilen önlemleri alma, uygulama ve kontrol yükümlülüğünün işverene ait olması karşısında uzmanlık alanı da saptanamayan bilirkişi tarafından düzenlenen, somut olayda sigortalının "sağlıklı yaşam hakkını" tamamen gözardı eden ve hizmet ilişkisinin dayandığı sosyo-ekonomik boyutu da dikkate almayan..." kusur raporunun hükme esas alınması nedeniyle davacı Kurum yararına bozulmuştur.
Uyulmasına karar verilen bozma ilamı sonrasında aldırılan kusur raporlarında ölümlü sigorta olayının meydana geldiği 5,5 metre yüksekliğin "tehlikeli bir yükseklik olmadığı, uygulamada döşeme etrafının tahta veya başka bir malzeme ile kapatılmadığı, inşaatta çalışanların bu tür işlerde deneyimli olup, gerekli güvenlik tedbirlerinin kendilerince alınabileceği, sigortalının baret ve emniyet kemeri kullanmaya özen göstermediği, bunların temini için işvereni uyarmadığı ..." gibi nedenlerle işveren iş kazasının oluşumunda %25, sigortalı ise %75 oranında kusurlu bulunmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, kusur raporunda bir olgu olarak sunulan ve tanık Mürsel'in duruşmada ki ifadesine dayanan, "sigortalının başının dönmesi sonucu düşmüş olabileceği" yönündeki düşünceye, Mürsel'in ve diğer tanıkların ceza davasının hazırlık aşamasında, olayın hemen akabinde alınmış ifadeleri ve sigorta müfettiş raporu dikkate alındığında, sadece tahmine dayalı olması nedeniyle, itibar edilmesi mümkün değildir.
İşçinin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yön, bu tedbirin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin böyle bir tedbirin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla işveren, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan çekinemeyecektir.
Anılan ödevin, bilirkişi heyetince açıklanan düşünceler gibi sınırlandırılması görüşü; çalışana, sadece bir üretim aracı gözüyle bakan, insan yaşamının kutsallığını yok sayan, hukukça korunması gereken en temel değerin "insan" olduğu gerçeğini göz ardı eden yönüyle de isabetli kabul edilemez.
Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı, işverenin önlem alma ödevini etkilemez. İşveren, çalıştırdığı sigortalının beden ve ruh tamlığını korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdür.
Kusur oranlarının saptanmasında, ihlal edilen mevzuat hükümleri belirlenirken, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkatinde neler olduğunun eksiksiz bilinmesinde, kusur raporuna ve dava dosyasına yansıtılmasında yasal zorunluluk vardır.
Mahkemece; bozma öncesi alınan rapordaki kusur oranlarına, Kurum yönünden usulü kazanılmış hak oluşturduğu nedenle itibar edilmiş ise de, bozma kararlarında açıklanan olgular doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmamış olması isabetsizdir.
Uzman bilirkişilerden, belirtilen bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, içeriğinin oluşa ve mevzuat hükümlerine uygun olduğu saptandığında ise hükme esas alınacak nitelikte kusur raporu düzenletilmesi gerekirken, uyulmasına karar verilen bozma ilamına aykırı, yetersiz bilirkişi raporu sonucunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.09.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.