« İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI   - İş Kazası- Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/21-542
K. 2007/549
T. 11.7.2007
• İŞ KAZASI ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı - Ölüm Nedeniyle Desteğini Yitirenlerin Mahrum Kaldıkları Destek Miktarının Belirlenebilmesi İçin Hüküm Tarihine En Yakın Tarihteki Verilerin Göz Önünde Tutulması Gereği )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Ölüm Nedeniyle Desteğini Yitirenlerin Mahrum Kaldıkları Destek Miktarının Belirlenebilmesi İçin Hüküm Tarihine En Yakın Tarihteki Verilerin Göz Önünde Tutulması Gereği )
• HÜKÜM TARİHİNE EN YAKIN TARİHTEKİ VERİLER ( Ölüm Nedeniyle Desteğini Yitirenlerin Mahrum Kaldıkları Destek Miktarının Belirlenebilmesi İçin Hüküm Tarihine En Yakın Tarihteki Verilerin Göz Önünde Tutulması Gereği )
• MAHRUM KALINAN DESTEK MİKTARI ( Ölüm Nedeniyle Desteğini Yitirenlerin Mahrum Kaldıkları Destek Miktarının Belirlenebilmesi İçin Hüküm Tarihine En Yakın Tarihteki Verilerin Göz Önünde Tutulması Gereği )
• GELİRLERDE ARTIŞ OLMASI ( En Son Temel Yıllı Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları İndeksi Artış Oranı Kadar Telafi Ödemelerde Bulunulması Nedeniyle Bu Ödemelere İlişkin Peşin Sermaye Değerinin de Belirlenmesinde Yasal Zorunluluk Bulunduğu )
506/m.16, Ek.38
ÖZET : Dava, iş kazasına dayalı destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup, ek dava niteliğindedir.
Ölüm nedeniyle desteğini yitirenlerin mahrum kaldıkları destek miktarının belirlenebilmesi için hüküm tarihine en yakın tarihteki verilerin göz önünde tutulması gerekir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa 4447 sayılı Kanunun 16. maddesi ile eklenen ve 4759 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değiştirilen Ek 38. maddesi ile davacıların gelirlerinde, her ay ödeme tarihlerinde bir önceki aya göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksi artış oranı kadar telafi ödemelerde bulunuluyor olması karşısında, bu ödemelere ilişkin peşin sermaye değerinin de belirlenmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır.
DAVA : Taraflar arasındaki "destekten yoksun kalma tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17.11.2005 gün ve 10-1082 sayılı kararın incelenmesi davalı AŞ. vekili ve davalı İsmet Yalçın tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 11.04.2006 gün ve 14525-3720 sayılı ilamı ile;
( ... 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar Kombasan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri San.Tic.A.Ş ile İsmet Yalçın'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine;
2- Dava, nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle, hak sahiplerinin zararı belirlendikten sonra, mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için, hüküm tarihine en yakın tarihte yürürlükte bulunan katsayı ile hak sahiplerinin gelirlerindeki artışların saptanmak suretiyle tazminattan indirilmek gerektiği açıktır. Oysa mahkemece kesinleşen dosyada hesaplanan tazminattan kısmi davada hüküm altına alınan miktar indirilmek suretiyle hüküm kurulmuştur.
Yapılacak iş, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler dikkate alınarak yeniden hak sahiplerinin tazminatını belirlemek ve belirlenen bu zarardan 4447 sayılı Yasanın ek 38. maddesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre hesaplanarak kurumca bildirilen peşin sermaye değeri indirilmek ve kesinleşen dosyadaki hesap raporunda belirlenen ve ek dava konusu yapılan miktarı geçmemek üzere karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yeniden hesap yapılmadan ve hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere hesaplanacak peşin sermaye değerleri getirtilerek hesaplanan miktardan indirilmeden, kısmi davada belirlenen tazminattan hüküm altına alınan miktarların indirilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalılar Kombasan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri San.Tic.A.Ş ile İsmet Yalçın'ı bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) ,
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, iş kazasına dayalı destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup, ek dava niteliğindedir.
Yerel mahkemece, kısmi davada aldırılan bilirkişi raporu ile saptanmış gerçek zarar miktarı gözetilerek istemin kabulüne karar verilmiş, Özel Dairenin yukarıda yazılı bozma kararı üzerine önceki hükümde direnilmiştir.
Uyuşmazlık; kısmi davada zarar miktarı belirlenmiş iken, bakiye destekten yoksun kalma tazminatı istemiyle açılan eldeki davada yeni verilere göre hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilip verilmeyeceği, belirtilen bu yöntemin, kesin hükmün ve usulü kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında, aynı maddi ve hukuki olgulara dayalı olarak açılıp sonuçlanan ( kısmi ) tazminat davasında istek ( bazı davalılar yönünden ) hüküm altına alınmış, temyiz üzerine, Özel Dairece onanmıştır.
Kural olarak; tam yada kısmi olarak açılan her eda davası, birisi tespit, diğeri edaya ilişkin olmak üzere iki bölüm isteği kapsar.
Kısmi dava sonucunda, davanın reddine yada kabulüne karar verilmiş olması halinde, taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı yada yokluğu da tespit edilmiş olur. Bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tamamını kapsar. Bu nedenle; kısmi dava sonucu verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü, aynı maddi ve hukuki sebebe dayanan, sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur.
Kesin hüküm bulunan bir konuda ise, mahkemenin, bu yönün doğruluğunu yeniden inceleme ve araştırma konusu yapmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, ek davaya bakan mahkeme, kısmi dava sonucu verilen ve kesinleşen hükmün tespite ilişkin bölümüyle bağlıdır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup, resen göz önünde bulundurulur.
Anılan kısmi tazminat davasında, davalıların kusurlu eylemleriyle zararlandırıcı olayın meydana geldiği ve iş kazası niteliğinde bulunduğu yönündeki faile ve fiile ( tespite ) ilişkin olgular ile tazminatın hüküm altına alınan ( eda ) bölümü kesinleşmiştir.
Belirtilen olgular dışında, tazminatın saklı tutulan fazlaya ilişkin ve bu nedenle da hüküm altına alınmayan bölümü ile hesap raporunun buna yönelik bölümünün kesinleştiğinden söz edilemez. Yerel mahkeme, aynı maddi ve hukuki olgulara dayalı olarak açılacak olan ek davada, kesinleşen olguları gözeterek hüküm kurmak, kesinleşmeyen olgular yönünden ise, taraf istem ve beyanlarını gözeterek araştırma yapmak durumundadır.
Bu araştırma yapılırken, ölüm nedeniyle desteğini yitirenlerin mahrum kaldıkları destek miktarının belirlenebilmesi için hüküm tarihine en yakın tarihteki verilerin göz önünde tutulması gerekir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa 4447 sayılı Kanunun 16. maddesi ile eklenen ve 4759 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değiştirilen Ek 38. maddesi ile davacıların gelirlerinde, her ay ödeme tarihlerinde bir önceki aya göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksi artış oranı kadar telafi ödemelerde bulunuluyor olması karşısında, bu ödemelere ilişkin peşin sermaye değerinin de belirlenmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır ( Hukuk Genel Kurulunun 22.12.2004 gün ve 2004/21-725 Esas ve 751 sayılı Kararı ) .
Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınarak hüküm kurmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.