ÖZET :Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan davacının işyerinde yaptığı iş ve sıfatı itibariyle çalışma gün sayısı işveren tarafından dosyaya ibraz edilen işçinin şahsi sicil dosyasındaki bilgi ve belgelere göre yılda ortalama olarak 360 günden az olmasına karşın nedenleri ve dayanakları gösterilmeksizin yılda 360 gün çalıştığından bahisle tazminatın hesaplanması hatalıdır. Bu tür tazminat davalarında öncelikle belirlenen tazminattan kanuni ve takdiri nedenlerden dolayı indirim yapıldıktan sonra en son SKK tarafından sigortalıya bağlana peşin sermaye değerinin tazminattan indirilmesi koşuludur.
DAVA : Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine kara verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B. Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki kara tesbit edildi.
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan davacının işyerindeki yaptığı iş ve sıfatı itibariyle çalışma gün sayısı işveren tarafından dosyaya ibraz edilen işçinin şahsi sicil dosyasındaki bilgi ve belgelere göre yılda ortalama olarak 360 günden az olmasına karşın nedenleri ve dayanakları gösterilmeksizin yılda 360 gün çalıştığından bahisle tazminatın hesaplanması isabetli değildir.
3- Bu tür tazminat davalarında öncelikle belirlenen tazminattan kanuni ve takdiri nedenlerden dolayı indirim yapıldıktan sonra en son SKK tarafından sigortalıya bağlana peşin sermaye değerinin tazminattan indirilmesi koşuludur. Oysa, açıklanan kuralın dışında belirlenen zarardan önce SSK peşin sermaye değerinin indirildiği ondan sonra, Borçlar Kanununun 43. maddesi gereğince %5 hakkaniyet indiriminin yapıldığı ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklana nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcını istek halinde temyiz edene iadesine, 19/2/1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.