ÖZET : İşçiye yapılan ödemeleri miktarı ile gösteren ve ibraname adı altında düzenlenen belgeler makbuz niteliğinde kabul edilir ve eksik kalan miktar var ise bu kısım gözönünde bulundurulur.İbra sözleşmesinde işçilik haklarından bir kısmından söz edilmesi durumunda sözleşme metninde yer almayan alacak kalemleri yönünden borcun sona ermediği açıktır. Genel bir ifadeyle işverenin ibra edildiği şeklinde açıklama bu konuda yeterli sayılmamalıdır.
DAVA : Davacı, davalı işveren nezdinde 1.6.2003 - 5.7.2004 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mehmet Çekiç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı SSK'nın tüm, davacı ve davalı işverenin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının 01.06.2003-05.07.2004 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarının tesbiti ile ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının 02.08.2003-05.07.2004 tarihleri arasında davalı işyerinde asgari ücretle SSK'lı olarak çalıştığının tesbitine, bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmiştir.
İbra sözleşmesi, İş Kanunu ve Borçlar Kanununda düzenlenmediği halde özellikle iş hukuku uygulamasında önemli bir yere sahiptir. İbra sözleşmesi gerek öğretide ve gerekse Yargıtay uygulamasında borcu sona erdiren hallerden birisi olarak kabul edilmektedir. İbra alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırmaktadır. Tam ibrada borcun tamamı, kısmi ibrada ise borcun ibra edilen kısmı sona ermektedir. Bunun sonucu olarak da, borçlu borcundan kısmen yada tamamen kurtulmaktadır. ( YHGK. 26.10.2005 gün E. 2005/9-546-K.2005/611 ) İbra ile makbuzu da birbirine karıştırmamak gerekir. İşçiye yapılan ödemeleri miktarı ile gösteren ve ibraname adı altında düzenlenen belgeler makbuz niteliğinde kabul edilir ve eksik kalan miktar var ise bu kısım gözönünde bulundurulur. Hukuk Genel Kurulunun 17.03.1978 gün 1977/10-26 E, 1978/250 K. sayılı ve 17.12.2003 gün 2003/9-778 E.,2003/796 K.sayılı kararlarında bu durum hüküm altına alınmıştır. İbra sözleşmesinde işçilik haklarından bir kısmından söz edilmesi durumunda sözleşme metninde yer almayan alacak kalemleri yönünden borcun sona ermediği açıktır. Genel bir ifadeyle işverenin ibra edildiği şeklinde açıklama bu konuda yeterli sayılmamalıdır.
Somut olayda dosya içinde bulunan Makbuz başlıklı 05.07.2004 tarihli belgenin hüküm kurulurken dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Oysa söz konusu belgede, davacı miktar belirtmek suretiyle 349.871.760 TL ihbar tazminatını aldığını, işe giriş tarihi olan 18.12.2003 ile çıkış tarihi olan 05.07.2004 arasındaki bütün maaşlarını aldığını, hafta sonu tatillerini ve bayram tatillerini eksiksiz kullandığını, bu dönem içinde fazla mesai yapmadığını kabul etmiştir. Buna göre ihbar tazminatı yönünden anılan belgenin makbuz niteliğinde kabul edilerek, bakiye ihbar tazminatı alacağının kabulü ile miktar gösterilmeksizin tek tek sayılan alacakların ise belirtilen tarihler yönünden reddine karar vermek gerekir.
Mahkemece davacının 02.08.2003-05.07.2004 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı kabul edildiğine göre, söz konusu belge dikkate alınarak davacının çalıştığı kabul edilen dönemde varsa bakiye ihbar tazminatı alacağını isteyebileceği, 18.12.2003-05.07.2004 tarihleri arasındaki bu belgede tek tek sayılan işçilik alacaklarını isteyemeyeceği, 02.08.2003-18.12.2003 tarihleri arasındaki işçilik alacaklarını ise isteyebileceği göz önünde tutularak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, 05.07.2004 tarihli belge dikkate alınmadan, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı işverenin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan işverene iadesine, 20.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.