ÖZET : Davalıya ait işyerinde 30 işçiden az işçi bulunması nedeni ile davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı iddiası karşısında İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler ( işyerine bağlı yerler ) ile diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. Ayrıca bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin dahil olduğu iş kolundan sayılır. Dosya içeriğine göre, sosyal dayanışma ve yardım amacı ile faaliyet gösteren ve Merkezi İstanbul'da olan davalı cemiyetin, amaçları doğrultusunda İnşaat Emlak Dairesi kurduğu, aynı yönetim altında değişik yerlerde inşaat işi yaptırdığı, bu kapsamda davacının kontrol mühendisi olarak çalıştığı İzmir Urla ilçesinde Huzurevi ve Geriatri Hastanesi inşaat işinde 9 işçi çalışsa da davacının davalıya bağlı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının çalıştığı işverenin aynı iş kolu olan cemiyetin tüm işyerlerinde çalışan toplam işçilerin 30 işçi sayısında dikkate alınması gerekir.
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davalı cemiyetin İzmir/Urla Huzurevi ve Geriatri hastanesi inşaatında kontrol mühendisi olarak çalışan davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının cemiyetin hastane inşaatı nedeni ile kurduğu kontrol mühendisliği işyerinde çalıştırıldığını, işyerinin geçici işyeri olduğunu ve inşaat bitince kapatıldığını, cemiyetin bu iş kolundaki işyerinde çalışan sayısının 9 olduğunu, 30 işçi bulunmaması nedeni ile davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını savunmuştur.
Mahkemece savunmaya değer verilerek, davacının eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve bu nedenle Huzurevi ve Geriatri hastanesi inşaatı yapan cemiyetin inşaat işyerinde çalıştığı, davalıya ait bu iş kolundaki işyerinde 30 işçiden az işçi bulunması nedeni ile davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/2 maddesine göre, İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler ( işyerine bağlı yerler ) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. Yine aynı kanunun 18/4 maddesi uyarınca, işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. Keza 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 60/2 maddesi uyarınca bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin dahil olduğu iş kolundan sayılır.
Dosya içeriğine göre, sosyal dayanışma ve yardım amacı ile faaliyet gösteren ve Merkezi İstanbul'da olan davalı cemiyetin, amaçları doğrultusunda İnşaat Emlak Dairesi kurduğu, aynı yönetim altında değişik yerlerde inşaat işi yaptırdığı, bu kapsamda davacının kontrol mühendisi olarak çalıştığı İzmir Urla ilçesinde Huzurevi ve Geriatri Hastanesi inşaat işinde 9 işçi çalışsa da davacının davalıya bağlı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının çalıştığı işverenin aynı iş kolu olan cemiyetin tüm işyerlerinde çalışan toplam işçilerin 30 işçi sayısında dikkate alınması gerekir. Mahkemece aksi düşünce ile sonuca gidilmesi hatalıdır.
Davacının iş güvencesi hükümleri kapsamında kaldığı anlaşıldığı takdirde, davalı işverenin iş sözleşmesinin feshinde belirttiği ve işletmeden kaynaklanan reorganizasyon kararı nedeni üzerinde durulmalı, ispat yükü kendisinde bulunan davalı işverenin bu konudaki delilleri incelenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.